Değerli Yazarımız Reyhan Eren Yıldız İle Röportaj

Kendinizi kısaca tanıtabilir misiniz?

  Ben emekli sınıf öğretmeniyim. Çocukluğumdan beri kitaplarla aram hep iyiydi.  Yazmayı da seviyordum. İlkokul 3. sınıfta yazdığım bir şiir okul panosuna konunca çok sevinmiştim. Öğrencilik hayatım boyunca okul kütüphanesinde bulduğum her türlü kitabı okudum.

Kitabınızın ortaya çıkış öyküsünü anlatabilir misiniz? Fikir nasıl doğdu, kitabın ismine nasıl karar verdiniz, yazma süreci nasıl gelişti, yazarken uyguladığınız belli rutinler veya ritüeller var mı?

  Uzun yıllar köylerde öğretmenlik yaptım. Milli bayramlarda, özel günlerde, müsamerelerde okunacak şiir, monolog ve piyesler için yeterli kaynak olmadığından zorunlu olarak kendim yazmaya başladım.

  Bir gün Milli eğitim yayınevine gitmiştim, ortada camekanlı bir bölmede “öğretmen yazarlar dizisi” diye sergilenen kitapları gördüm. Çok heyecanlandım ve özendim. O tarihlerde benim için kitap yazmak sadece hayaldi ama içime yazar olma tohumları böylece atılmış oldu.

Yayınlanan ilk kitabınızı ilk kim aldı, nasıl bir deneyimdi bu anlatır mısınız?

  Okulların açılmasına yakın, öğrencilerimi anılarımı düşündüğüm bir gece sorunlu bir kız öğrencimi yazmak istedim. Gerçekten çok güzel bir anı oldu. Ertesi gün yeni açılan bir okula müdür olarak atanan arkadaşımı kutlamaya gitmiştim, masasında bir yazı vardı. Bakanlık öğretmenler arasında anı yarışması düzenlemiş. Ben zaten o anıyı bir gece önceden yazmıştım.  Yarışmaya katıldım ve Türkiye birincisi Oldum. Bundan 1 yıl sonra bakanlık kitap yazma yarışması açtı. Bana en uygun tür olarak hikâye dalında hazırladığım dosyayı gönderdim. Kitabım yine birinci oldu. Elif, kitabın içindeki bir hikâyede adı geçen öğrencimin adı.

  Kitabı yazma süreci çok zorluydu, çünkü okula gitmek için feribotla karşıya geçiyordum, oradan da servisle köye gidiyordum. Eve dönünce bilinen ev işleri vs.  Bu arada da kitabı yarışma takvimine göre 5-6 ayda tamamlamam gerekiyordu ve benim elimde yazılmış bir hikâye bile yoktu. Eşimin ve çocuklarımın yardımları ve destekleriyle kitabı bitirdim. Kitabımın elime ulaştığı günü hiç unutamam. Gerçekten de hiçbir şey matbaadan yeni çıkmış bir kitap gibi güzel kokmuyormuş.

  İlk baskı 5000 adet yapıldı, bitince ikinci defa 5000 tane basıldı. İlk kitabı kim aldı bilmiyorum, milli eğitim yayınevlerinde satıldığı için bir meslektaşım almıştır. Bana hediye verilen 100 kitabı önce iki oğluma imzaladım, sonra da yakın arkadaşlarıma akrabalarıma ve öğrencilerime.

Yazmak isteyen ancak nasıl yazmaya başlaması gerektiğini bilmeyenler için tavsiyeleriniz var mı?

  Yazar olmak isteyenlere çok okumalarını, çevreyi ve insanları iyi gözlemlemelerini öneririm. Yazarlık gerçekten zor, yorucu ve sorumluluğu çok olan bir iş. Yazmak hem duygusal hem kültürel zenginlik hem de yetenek gerektiriyor. Sabırla bıkmadan ve vazgeçmeden yazanlar başarılı olabiliyor. Ben kitabımı yazarken birçok defa vazgeçtim. Ama beni destekleyen ailem ve arkadaşlarımın da yüreklendirmesiyle çocuklarıma ve torunlarına bırakacağım bir eserim oldu.

Yeni çalışmalarınız var mı? Varsa, kısaca söz edebilir misiniz?

  Yaklaşık 25 yıl hiçbir şey yazamadım. 3. Baskı için teklif aldığımda yeniden çalışmaya başladım. Şimdi 2. kitabı yazıyorum, bunun içinde de ödüllü hikâyeler var. Bir de çocukluğumda tanıdığım ama çok değişik ve esrarengiz bir komşumuzu yazdığım ‘Yabancı’ isimli bir öyküm var. Sanırım kitabın adı da   Yabancı olacak.

  Bizim kuşak teknoloji ile geç tanıştı. O nedenle bilgisayarda yazarken zorlandığım zamanlar oluyor. Küçük oğlum Saygın tasarımcı ve peyzaj mimarı. Bana teknik olarak çok yardımcı oluyor ve yazmamı kolaylaştırıyor, ona çok teşekkür ederim.

Bilgi Ağacı Yayınları ile çalışırken eserinizin yayımlanma süreci nasıl geçti?

  Bilgi Ağacı yayınları ile rahat hızlı ve mutlu bir süreç geçirdim. Emeği geçen herkese çok teşekkürler.

Değerli Yazarımız Esra Kılavuz Çalışkan İle Röportaj

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Sepetim
Kapalı Dilek listesi
Kapalı Son Görüntülenen
Kategoriler